İkiyüz elli yıldır Doğu Türkistan’da zulüm var…
Bir millet susturuluyor, kimliği silinmek isteniyor, dili yasaklanıyor, inancı zincire vuruluyor.
Dünyanın gözü önünde işlenen bu insanlık suçuna yıllarca sessiz kalındı.
Ama artık bu sessizlik yankılanıyor — Doğu Türkistan’ın çığlığı, vicdanların duvarlarını deliyor!
Düne kadar “Doğu Türkistan” adını ağzına alanlara “faşist” diyenler,
bugün aynı kelimeyi telaffuz ediyor.
Ne oldu da birden vicdanlar kabardı, ağızlar çözülmeye başladı?
Gerçek değişmedi… değişen yalnızca korkunun yönü!
Mazlum hep aynı mazlumdu, zulüm hep aynı zalimdi.
Ben şehrin en karanlık yerinde duruyorum;
Haydi vur beni!
Çünkü artık ne ümidim kaldı tutunacak bir dala,
ne de başımı eğecek gücüm.
Mazlum değilim, direnenim ben!
Başı dik, kalbi yanık, gözleri gökyüzüne çevrili bir milletin evladıyım.
Allı pullu düşlerimiz vardı oysa…
Bir hayat böyle tersine dönmemeliydi,
bir yiğit böyle harcanmamalıydı!
Dağlara taşlara bağırasım geliyor:
“İçim yanıyor içim, bildiğin gibi değil!”
Ben bu hayata asiydim, böyle değildim.
Bir yıldız kaydı ömrümden, ben de yenildim.
Artık her şeye sırtımı dönüp koşuyorum;
sarı güller kahrolsun, ıslak gözler kahrolsun,
sahte tebessümler, beyaz mendiller kahrolsun!
Kahrolsun bu kaldırım, bu nezaket, bu yapmacık mutluluk dilekleri!
Çünkü Doğu Türkistan hâlâ yanıyor!
Her susturulan ezan, her kaybolan çocuk,
her kırılan dil, her bastırılan dua —
bizim yüreğimizde bir yangın gibi büyüyor.
Artık susmak ihanettir.
Sessizlik tarafsızlık değil, suç ortaklığıdır.
Mazluma kör, zalime sağır kalan herkes
tarihin karanlık sayfalarına adını yazdıracaktır.
Ben yine şehrin en karanlık yerinde duruyorum,
ama bu kez yalnız değilim…
Artık milyonlar aynı çığlığı haykırıyor:
Doğu Türkistan için adalet!
Doğu Türkistan için hürriyet!
Şerif ÖZDEMİR
Parsanti İlim Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Genel Başkanı
Çağın Dili Stratejik Eğitim Bilim ve Kültür Derneği Genel Başkanı

Yorum Yazın