Evrenin boşluğunda sallanan koltukta oturmuşsun. Boşluklarına boşluklar çarparken gecenin karası inmiş yüreğine, yıldızlar indiriyorsun boyuna. Emanet at misali doludizgin koşturuyorlar geldikleri kuytuluğa. Hepsi rüzgârda yanan mum misali sönüp gidiyor. Kendini arayış çabanın içinde ışığa hasretliğin katlanıyor. Kendine yabancılaşıyorsun, tıkanıklıkların artıyor. Gözün göz, kulağın kulak, dilin dil, ayağın ayak, elin el olmaktan çıkıyor. Aynadaki aksine bakıyorsun yarım yamalak. Yüzünü buruşturuyorsun. Anlamsızlığına anlam yüklemek istiyorsun. Teselli için koştuğun kucaklar sana kapanıyor. Seni sen olduğun için sevecek, seni sarmalayacak, sen konuşmadan seni anlayacak, bir bedende coşup çağlayacak diğer yarına sesleniyorsun: NERDESİN? Oysaki ruhlar âleminde sonsuz aşk yemini etmiştiniz ikiye bölünüp ayrı bedenlere gönderilirken.
Sonra günün birinde bir mesaj alıyorsun gelecekten. Anlam veremediğin konuşmaların akışına ve çekim gücüne kendini kaptırıyorsun. Kalbin önce gerçekliğine inanmaya sonra yanmaya başlıyor. Kalp ritmi yükseldikçe hücreler titreşmeye başlıyor. Baş döndürücü ışığın çekimiyle kaybettiğin diğer yarına kenetleniyorsun. İşte o zaman başlıyor birlik. Ruhlar, teşne açlıklarını gidermeye başlayınca zaman koyu akmaya başlıyor.
Tanışıklık çok evvelden belli… Kelimeler, sanki konuşmayanın ağzından dökülüyor. Ruh ikizini dinlerken ezginin hazzında kendini unutuyorsun. ,
Ruhlar birleşerek ruhsal büyüme başlıyor. Nefesi nefesine karışırken onunla tamamlandığını hissediyorsun. Sendeki sır kapılarının kayıp anahtarlarını sana uzatıyor. Dengeye geliyorsun. Görüşün netleşiyor.
Fırtınada batma tehlikesi geçiren gemini güvenli limanına demirliyorsun. Artık senin parçan sana kenetli. Her zamankinden daha güçlü, daha güvenli, daha sevgi ve aşk dolu…
Evrimleşme başlıyor. Kayıp parçalar itinayla yerine yerleştiriliyor, yaralar itinayla sarılıyor. Seni senden fazla düşünen, kayıran ruhunun parçası var artık hayatında. Tüm endişelerin, korkuların, acıların alabora…
Sonra anlamsızlıklar tomurcuklanıyor. Her tomurcuk, gülüşünün kıvrımında çiçekleniyor. Ruhlar, birbirlerini huzur şiltelerinde ağırlıyor. Güneş daha bir anlamlı doğuyor, daha bir anlamlı batıyor. Artık ben ve sen bütünleşerek bizleşme başlıyor.
Bu dünyada sadece bir tanecik olan ruh ikizin ilahi tarafından sana hediye olarak gönderilmiştir. Bu, her kula nasip olmayacak ulvi bir durumdur. Hayatı boyunca bırakın ruh ikizini ruh eşlerinden birini bile bulamayan insanlar olduğunu düşünürsek…
Peki, ruhlar âleminde birbirlerine söz vermiş ruhların kavuşması ve bir yaşam amacında kenetlemesi gerçeğinin altında yatan gerçek nedir?
Eğer bir ruh, insanlık mertebesine erişerek sevginin arı suyunda kalbini yıkadıysa madde âleminden mana âlemine yükselmiş demektir. Hele de bu ruhlar ŞİFACI ise, ilahi, ruhsal tekâmülünde destekçi olarak ruh ikizini hediye olarak gönderir.
Bu işte, yaşamın sonsuz aşkına açılan sonsuz mucizesidir.

Yorum Yazın