Kasım ayının ayrı bir yeri vardır bizde. Yeni bir başlangıcın ışıkları yanıyordu o gün. Türk Milleti olarak minnet duyacağımız bir başlangıcın doğum günüydü.
Türk milleti olarak tarih boyunca birçok alfabe kullandık. Hatta İslamiyet’e geçtikten sonra da Arap alfabesini kullanmaya başladık.. Zor muydu evet. “Yeni bir alfabe” dedi Atatürk. “Çağdaş medeniyetler düzeyine gelmemiz için bir şey daha var”. Atatürk’tü o, zamanı az, yapacakları çoktu. Yeni bir devlet pırıl pırıl, savaşlardan yeni çıkmış bir ulus, fakat kendinden emin gelecekten emin bir Türkiye Cumhuriyeti vardı. Kurucusu Mustafa kemal Atatürk’tü. Yenilikleri Türk Ulusu içindi. Gelecek içindi, aydınlık günler içindi. Atatürk çok çalıştı çok okudu. Derin düşündü, kararlarını sırası ile gerçekleştirdi. Bunlardan bir tanesidir yeni alfabenin sunumu. Türk milletine yakışan bu alfabeydi hemen uygulamak zorundaydı.1 Kasım 1928 tarihinde çıkarılan 1353 sayılı kanun ile Arap alfabesi yerine Türk alfabesini getirdi. Aydınlığın adamı idi o, sosyal kültürel, askeri, ekonomik alanda yaptığı yenilikler yerinde yapılan en güzel atılımlardı… Önemliydi, gerekliydi…
Atatürk, 9 Ağustos 1928 gecesi İstanbul'da Sarayburnu Parkı'nda düzenlenmiş bir şenlik sırasında, Harf Devrimini halka bizzat kendisi duyurdu;
"Arkadaşlar, güzel dilimizi ifade etmek için yeni Türk harflerini kabul ediyoruz. Arkadaşlar, bizim güzel ahenkli, zengin lisanımız (dilimiz) yeni Türk harfleri ile kendini gösterecektir. Asırlardan beri kafalarımızı demir çerçeve içinde bulunduran, anlaşılmayan ve anlayamadığımız işaretlerden kendimizi kurtarmak mecburiyetindeyiz. Lisanımızı muhakkak anlamak istiyoruz. Bu yeni harflerle behemehâl pek çabuk bir zamanda mükemmel bir surette anlaşacağız ki, Milletimizin yazısıyla kafasıyla bütün medeniyet âleminin yanında olduğunu gösterecektir. Vatandaşlar, yeni Türk harflerini çabuk öğreniniz. Bütün millete, kadına, erkeğe, köylüye, çobana, hamala, sandalcıya öğretiniz" demiştir.
1 Kasım 1928 ‘de Latin alfabesiyle yanan ışık 24 Kasım 1928 de Millet Mektepleri Talimatnamesi ile yurdumuzun her köşesinde halka açılmıştır öğretilmiştir. Atamızın emrine harfiyen uyulmuş, her kesimden insana öğretilmeye başlanmıştır. Bizzat kendisinin de katıldığı bu çalışmalardan dolayı kendisine Başöğretmen. Milli Mektepler Başöğretmeni adı verilmiştir. Yazımı ünlü şair Tarık Orhan’ın şu mısraları ile bitirmek istiyorum.
Başöğretmen
Atatürk benim,
Başöğretmenim,
Ne öğrendimse,
Ondan öğrendim.
Yenilikleri,
Hep o düşünmüş,
Milleti için,
Ağlamış, gülmüş.
Çocuk kalbimle,
İlk onu sevdim,
Atatürk benim,
Başöğretmenimdir.
Tarık ORHAN

Yorum Yazın