Parsanti İlim, Kültür ve Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı Şerif Özdemir, kamuoyuna yaptığı kapsamlı açıklamada, “Türk” kavramına yönelik son dönemde giderek artan mesafeli tutumların arka planına dair dikkat çekici tespitlerde bulundu. Özdemir, bu yaklaşımın sadece dilsel ya da semantik değil; doğrudan milli kimliğin ve devlet yapısının varlığına yönelik ideolojik ve stratejik bir tehdit olduğunu vurguladı.
"Türk Kimliği Bir Üst Kimliktir, Etnisite Değil"
Özdemir açıklamasında, “Türk” kavramının etnik değil, tarihsel ve siyasal bir üst kimlik olduğunu belirterek şu değerlendirmede bulundu:
“Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu ilkeleri, Anayasa’da da açıkça ifade edildiği üzere, tüm vatandaşları ‘Türk milleti’ çatısı altında birleştirmeyi esas alır. Bu kavram, herhangi bir etnik grubu değil; ortak tarih, ortak kader ve ortak medeniyet değerleriyle şekillenmiş bir millet anlayışını temsil eder.”
"Kimlik Üzerinden Yürütülen Yeni Kuşatma Taktikleri"
Özdemir’e göre, Türkiye üzerinde yürütülen hibrit kuşatma stratejileri yalnızca ekonomi, güvenlik ve dış politika alanında değil; aynı zamanda kimlik, aidiyet ve toplumsal bütünlük üzerinden de sürdürülmektedir:
“Post-modern dönemle birlikte ulus-devlet yapılarına yönelik en etkili saldırı biçimi, kimlikleri parçalayarak kolektif bilinç haritasını bozmaktır. 'Türk' kimliğine yönelik mesafeli duruşlar, bu bağlamda, bir bilinçli kurguya, bir sosyal mühendislik projesine işaret eder. Bu tür eğilimler, farkında olunmadan ülkenin toplumsal dokusuna ve devletin kurucu meşruiyetine zarar verir.”
"Çokluk Söylemi Altında Kimlik Silikleştirme"
Sözde çoğulculuk ve çok kültürlülük söylemleriyle yürütülen süreçlerin, özünde millet inşasını ve müşterek değerleri zayıflattığını ifade eden Özdemir, şunları kaydetti:
“Etnik ve mezhepsel farklılıkların anayasal güvence altına alınması bir şeydir; bu farklılıklar üzerinden kolektif milli kimliğin aşındırılması bambaşka bir şeydir. ‘Türk’ demekten çekinmek, ya da bu kavramı bir etnik vurguyla daraltmak, Türkiye’nin sosyopolitik birliğini zedeleyen sonuçlar doğurur. Bu eğilim, çokluk değil çok başlılık, çoğulculuk değil bölünmüşlük üretir.”
"Devlet Aklı, Kültürel Aklı da Kapsamalıdır"
Özdemir, devletin sadece güvenlik, ekonomi ve bürokratik alanlarda değil; kimlik ve kültür alanında da akılcı ve stratejik bir duruş sergilemesi gerektiğine dikkat çekti:
“Devlet aklı, sadece coğrafi sınırların değil, kimlik sınırlarının da korunmasını gerektirir. ‘Türk milleti’ ifadesine mesafeli duran tüm söylemler, bilinçli ya da bilinçsiz olarak bu sınırları aşındırmakta ve ortak vatandaşlık idealini zayıflatmaktadır. Bu nedenle; akademi, medya, sivil toplum ve siyaset kurumları bu konuda çok daha uyanık ve ilkeli bir duruş sergilemelidir.”
Sonuç: Kavramsal Netlik, Stratejik Kararlılık
Parsanti Derneği olarak bu alanda akademik, entelektüel ve toplumsal düzeyde mücadeleye devam edeceklerini belirten Özdemir, sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Kavramların içini boşaltmak, milletlerin hafızasını silmenin en sofistike yöntemidir. Biz, Türk milletinin tarihsel misyonunu, kültürel kodlarını ve siyasal birliğini savunmayı bir hakikat mücadelesi olarak görüyoruz. Bu mücadele, sadece geçmişin değil, geleceğin de teminatıdır.”

Yorum Yazın