Gaziantep
BIST 10.93
DOLAR 40.8978
EURO 47.7267
ALTIN 4390.0
BTC/USD 85629.981
Sibel ÇAĞLAYAN

Sibel ÇAĞLAYAN

Mail: sibel@gmail.com

KÜLTÜREL YARA

KÜLTÜREL YARA

Geçmişe uzanan kültürün izlerini takip etmeye çalıştığımda hüsrana uğramamak içten bile değil. Zira izler, çoğu yerde silinmeye yüz tutmuş. Kalakalıyorum. Bu topraklara sevdalı bir insan olarak içerliyorum.

Öksüz ve yetim Anadolu, merhamet dileniyor başını bükerek. Değerler ülkesinin değerini bilemiyoruz. Oysaki medeniyetlere beşiklik etmiş Anadolu toprağını şöyle elinizle eşseniz geçmişin paha biçilmez kalıntılarıyla karşılaşırsınız. Vesselam taşı toprağı altındır memleketimin. Bunlar da çağlar boyu talan edilmiş. Buna çanak tutan padişahları aklınızdan geçirdiğinizden eminim. Güneş, balçıkla sıvanmaz. Nihayetinde.

Zamanın hoyrat dokunuşlarına meydan okuyan kültürel miraslarımızı da pamuklara saracağımız yerde virane illere döndürmüşüz.

İskenderun’a giderken direksiyonu kırıp uğradığımız Osmaniye’ye bağlı TOPRAK KALE bu düşüncemizi perçinliyor. Kuş uçmaz kervan geçmez bu kale, zamanında işletmeye açılmış; sonra ne hikmetse kara yazgısına terk edilmiş. Kurumuş otları yararak tırmandığımız TOPRAK KALE; kayıp, boynu bükük bir çocuk olup ayrılırken bize el sallıyor, iç çekişlerini yüreğimin derinliklerinde hissediyorum.

                Şehzadeler Şehri Manisa’yı gezerken de aynı duygularla yüreğim çalkalanıyor.

Hayranı olduğum Mimar Sinan’ın izini sürüyorum ve Ege’de yaptığı tek eseri Muradiye Camisi’nin avlusunda buluyorum kendimi. Ne yazık ki kapılar kilitli... İçeri geçip geçmişin azametini soluyamıyorum. Sonra muhteşem eserle ilgili bilgi levhası da yok. Kaç yılında başlamış, kaç yılında bitmiş? Bir kez daha içerliyorum. Ta Karadeniz’den gelen konuklar da bu sahipsizliğe şaşıyor. Avluyu gezebiliyorum sadece. Şadırvana inen kuşlarla cıvıldıyorum. Mimar Sinan’ın ulvi enerjisini dokunduğum sütunlarda hissediyorum. Zarafetin nakış nakış desenleriyle zenginleşiyorum. Asırlara meydan okuyan sabrın çiçeklerini kokluyorum burcu burcu. Muhteşem kareler yakalıyorum. Bir daha gelme umudumu içimde diri tutmaya çalışarak boynu bükük Şehzadeler Şehrinde tarihin izlerini sürmeye devam ediyorum.

                Şehzadeler şehri, Osmanlı’nın bir ayağı olmuş şehirlerden. Bunun abideleri her yerde… Taş binalar kendi zırhıyla ayakta.

 Bakımsızlıktan viraneye dönmüş, kilit vurulmuş bir darphanenin önünde derin bir duruş gerçekleştiriyorum. Ağıt yüreğimden taşıyor. Bir ara kafeterya olarak işletilmiş. Şimdiyse örümcek bağlamış kilidiyle can çekişiyor.

                Geçmişine sahip çıkamayan bir toplum, geleceğine nasıl sahip çıkacak? Biz zamana salınan köklerimizi koruyamazsak nasıl çınarlaşacağız? Geçmişin pusulasını bozarsak yönümüzü nasıl bulacağız?

Ne demiş Mustafa kemal ATATÜRK: ‘’TÜRK EVLADI, ECDADINI TANIDIKÇA KENDİNDE BÜYÜK İŞLER YAPMA HUSUSUNDA GÜÇ BULACAKTIR. ‘’

Geçmişin izlerini sürüp ders alarak geleceği yontabiliriz.

Yoksa tarih tekerrür eder. Taşımıza, toprağımıza, kültürel miraslarımıza sahip çıkabildiğimiz ölçüde bilinç düzeyimiz artacak ve var olacağız.

Nazım’ın da vurguladığı gibi:

‘’Dört nala gelip uzak Asya’dan

Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan

Bu memleket bizim.’’

Gelin, hallaç pamuğu gibi lime lime dağılmadan yürek kenetlenmesiyle merhem olalım bu yaraya. Çok geç olmadan.

                                                                              ÇAĞLAYAN        

                                                                                            17.07.2024

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar