Gaziantep
BIST 10.93
DOLAR 40.8978
EURO 47.7267
ALTIN 4390.0
BTC/USD 85629.981
Kemal TÜRK

Kemal TÜRK

Mail: hayati2215@hotmail.com

23 NİSAN'IN ÖNEMİNE DAİR

23 NİSAN'IN ÖNEMİNE DAİR


İstanbul, Misak-ı Millî’den rahatsız olan İngilizler tarafından 16 Mart 1920 tarihinde resmen işgâl edilir. Şehzâdebaşı Karakolu basılarak uyuyan askerlerin üzerine ateş açılması sonucu 5 asker şehit olur. Harbiye eski Nâzırı Mersinli Cemâl Paşa giyinmesine bile fırsat verilmeden evinden alınırken yeni Harbiye Nâzırı Fevzi (Çakmak) Paşa’nın odasına giren İngiliz askerleri Paşa’nın göğsüne süngü dayadılar.
İngilizler tarafından, İstanbul’un işgalinin ardından uygulamaya konulan bir diğer faaliyet de, daha önceden de örnekleri görülen, önde gelen Kuva-yı Milliyecileri ve onlara taraftar ve yardımcı olduklarına inandıkları kişileri tutuklamak ve Malta’ya sürmek olmuştur. Bu çerçevede, aralarında eski Harbiye Nâzırı Mersinli Cemâl Paşa ile eski Bahriye Nâzırı Rauf Bey de dâhil olmak üzere 14 mebusun da bulunduğu 150 kadar Türk devlet adamı ve aydını tutuklanarak Malta’ya sürüldü. 
18 Mart 1920 tarihinde son Osmanlı Mebûsan Meclisi, İstanbul’da son toplantısını yapar. Üyelerinden bazılarının zor kullanılarak tutuklanması nedeniyle, mebusların, görevlerini serbestçe yerine getirme imkânı kalmadığına ilişkin bir protesto kararını oybirliğiyle kabul ettikten sonra çalışmalarını süresiz olarak durdurma kararı verir. Bir daha da toplanmaz. 
İstanbul’un işgâli, Meclisin dağılması, millî direnişle ilgili sanılan şahısların ve sonra da ülke dışına götürülerek hapsedilmeleri Türk istiklâline vurulmuş son bir darbe oldu. Bu darbe üzerine İstanbul’da artık milleti temsil eden otorite kalmamıştı. 
İstanbul’un işgâli üzerine Mustafa Kemâl Paşa, aynı gün, yabancı devlet temsilcilerine gönderilmek üzere hazırladığı protesto metnini Antalya’da bulunan İtalyan Temsilciliği aracılığıyla bütün dünyaya duyurur. Yine aynı gün, İstanbul'u tamamen saf dışı etmek, Heyet-i Temsiliye'yi geçici bir hükûmet gibi çalıştırarak, Ankara'da millî iradeyi gerçekleştirecek bir meclis toplamak üzere harekete geçerek, bir yandan askerî ve mülkî erkâna peşpeşe telgraflar çektirirken, diğer yandan da işgâli prostesto eden telgrafların işgâl makamlarına gönderilmesini ister ve alınması gereken önlemleri bildirir. 
Madem ki artık memleketin mukadderatına el koyacak bir makam yoktu, o hâlde bunu tesis etmek lazımdı. Bunun için de Ankara'da milletin temsilcilerinden ibaret olağanüstü yetkiye sahip bir meclis kurmak ve milletin idaresini bu meclise vermek gerekiyordu. Mustafa Kemâl Paşa, 19 Mart 1920 tarihinde Temsil Heyeti adına, illere, sancaklara ve kolordu komutanlıklarına bir genelge göndererek Olağanüstü yetkilere sahip bir meclisin Ankara’da toplanması kararını ilgililere duyurdu ve yeni seçimlerin yapılmasını istedi. Bu genelgede, İstanbul’dan Anadolu'ya geçen milletvekillerinin haklarının saklı tutulacağı da bildiriliyordu. 
İtilaf Devletleri, Anadolu’daki Millî Mücâdeleyi suçlayan bir bildiri hazırlanmasını isteyince Sadrazam Salih Paşa görevde kalamayacağını anladı ve 2 Nisan 1920 tarihinde istifa etti. Görev, Tevfik Paşa’ya teklif edildiyse de o kabul etmedi. Bu gelişmelerin ardından 5 Nisan 1920 tarihinde Damat Ferit Paşa’yı yeniden Sadrazamlığa getirildi. 
Saray ve İstanbul Hükûmeti, Mütefik İşgal Ordusu Komutanının, İngiliz, Fransız ve İtalyan Yüksek Komiserlerinin isteklerini yerine getirerek durumu idare etmeye çalışıyordu. Mebûsan Meclisi, 11 Nisan 1920 tarihinde Sultan Vahidettin’in kararıyla dört ay içinde tekrar toplanmak kaydıyla kapatıldı. Dağılan Meclisin birçok üyesi de Ankara’ya giderek Büyük Millet Meclisi (BMM)’ne katıldı. 
Sultan Vahidettin’in Mebûsan Meclisi için fesih kararını almasında, Meclisin Anadolu’da toplanabileceği endişesi önemli rol oynamıştı. Osmanlı yönetiminin aldığı bu karar, Osmanlı meşrûtî hayatında yeni bir dönemi ifade eder. Artık İstanbul merkezli meclislerin yerini Ankara merkezli meclisler alacaktır. Anadolu’da yürütülen Millî Mücâde’lenin gerçekleştirilmesi de BMM ile olacaktır.
Mustafa Kemâl Paşa’nın askerî birlikler ile vilayetlere göndermiş olduğu 21 Nisan 1920 tarihli telgrafta, Meclisin toplanmasının maksadının, memleketin bağımsızlığını sağlamak, Hilafet ve Saltanat makamını düşmanların elinden kurtarmak olduğu belirtilmektedir. 22 Nisan günü de tüm askerî ve mülkî erkâna gönderilen telgrafta, 23 Nisan günü Meclis açılarak vazifeye başlayacağından, o günden itibaren, sivil ve askerî tüm makamların ve bütün milletin tek yetkili makamın Ankara’da toplanacak Meclis olacağı duyurulur.
 23 Nisan 1920 Cuma günü, başlarında Mustafa Kemâl Paşa olmak üzere İstanbul’dan gelen milletvekilleri ile yeni seçilen temsilcilerden kurulu Meclis üyeleri Hacı Bayram Camii’nde namaz kıldıktan sonra hep birlikte törenle Meclis binasına gelinmiş, orada vatan ve milletin esenliği ve bağımsızlığı için dua edilmişti. Meclisin en yaşlı üyesi olan Sinop Mebusu Şerif Bey geçici olarak Meclis Başkanlığına getirilmiş, böylece Meclis açılarak vazifesine başlamıştı. Şerif Bey’den sonra ilk sözü Mustafa Kemâl Paşa alarak Türk Milletinin takip edeceği siyâsetin esaslarını açıkladığı ve zamanın gerçeklerine uygun bir konuşma yaptı.
Erzurum Kongresinde yer alan Kuva-yı Milliye’yi etkin ve millî iradeyi hâkim kılmak temel ilkesine dayanarak kurulan bu yeni meclis, millî bir meclis idi. Bu Meclis, Mustafa Kemâl Paşa’nın, Heyet-i Temsiliye Başkanı olarak yayımladığı 19 Mart 1920 tarihli bildiride açıklanan esaslara uygun olarak seçim yoluyla işbaşına gelen bir meclis idi. Artık Amasya Tamimi’nde gerekli görüldüğü tarzda her türlü tesir ve kontrolden bağımsız bir millî heyet meydana gelmişti. 23 Nisan 1920 tarihinde açılan BMM, millet iradesiyle seçilen mebuslardan oluşan, millî egemenlik ilkesini esas alan demokratik karakterde ve yapıda bir Meclis idi. BMM, İstanbul’dan gelebilen Mebûsan Meclisi üyeleri ile yeniden seçilen mebuslardan oluşur. 
BMM’nin açılması sonucu eşi görülmemiş bir durum meydana geldi. Bir yanda millî bağımsızlığı sağlamak hedefine yönelmiş görünen BMM, diğer yanda (İstanbul’da) ise Müttefiklerin elinde hapis durumda olan ve hânedan menfaatleri uğruna millî hareketi suçlamakla halkı kendinden soğutmuş bir hâlife-Padişah vardı. 
Başında Mustafa Kemâl Paşa’nın bulunduğu Şanlı Meclis her safhasında milletin teri, malı, kanı ve canı olan İstiklâl Harbini emsâlsiz  bir zaferle taçlandırmış (26-30.08.1922), ardından da 23 Nisan 1920 tarihinden beri zaten fiilen durumun adını koyarak  Cumhuriyeti ilan etmiştir (29.10.1923).
Bu vesileyle 23 Nisan 1920 tarihinde Büyük Millet Meclisini kuran iradeyi ve başında da Mustafa Kemâl Paşa’nın olduğu Gazi Meclis  (I. Dönem Meclis)’in mensuplarını saygı ve rahmetle anarım. 
Teşekkürler İrfan Paksoy hocam.

Yorum Yazın

Ana Sayfa
Web TV
Foto Galeri
Yazarlar